Cursor’lar uçuşuyor, LLM’ler gün aşırı versiyon atlıyor, Midjourney neredeyse Picasso’yu emekli etmeye geldi. Artık birkaç kelimeyle rapor yazılıyor, kreatif kampanya yaratılıyor, analiz çıkarılıyor. Yani teknoloji sadece destek olmuyor; yer yer sahnenin başrolüne oynuyor. Hatta öyle bir hale geldi ki kendi meslek grubumuz özelinde oyuncak kutularımızı başlangıç kitlerimizi bile mizahi bir dil ile bize sunuyor : )

Peki biz bu tabloda neredeyiz?
Eskiden ajanslar “yaratıcılık insana ait, duygular AI’la olmaz” diyordu. Bugün aynı ajanslar “AI Uzmanı” arıyor. İronik mi? Fazlasıyla. Ama bir o kadar da gerçek.
Çünkü işler değişti. Yaratıcılık artık sadece içgörüyle değil, veriye oturtulmuş yaratıcı sistemlerle geliyor. Ve evet, bazen bir prompt, onlarca beyin fırtınasının önüne geçebiliyor. Bu kötü mü? Hayır. Ama doğru kullanılırsa.
Kurumsal dünyada da tablo aynı:Yeni biri alınacaksa, artık sadece “analitik mi, yaratıcı mı?” değil;
“AI’a dokunmuş mu, elini biraz kirletmiş mi?”diye de bakılıyor.
Kendi alanımdan örnek vereyim.Bir İş Analizi Müdürü olarak hem teknik hem stratejik işler yürütüyoruz. Ama son 1 yıldır gördüğüm şey şu:Artık ekip arkadaşlarımızın prompt yazma merakı, Excel formülünden daha değerli hale gelmeye başladı.Çünkü üretken yapay zekâ sadece hız değil, bambaşka bir düşünme biçimi sunuyor.Ama bu hız aynı zamanda büyük bir riski de beraberinde getiriyor:
Her şeye yetişmeye çalışırken hiçbir şeye yetememek.
O yüzden fark ettim ki mesele; yapay zekâya “yetişmek” değil, onunla nasıl ilerleyeceğimiz.
Geçenlerde Black Mirror’un son sezonunu izledim (bu noktadan sonrası küçük bir spoiler olabilir ama durma, hayatın ta kendisi spoiler zaten).
İlk bölümde beyin çipi “ilerleme” diye sunuluyor ama sonuç: distopya. İkinci bölümde kuantum bilgisayar, evrenler arası geçişi sağlıyor ama sonunda gerçeklik bile griye bulanıyor.
Yani soru netleşiyor:
Teknoloji bizi ileri mi taşıyor, yoksa biz sadece yeni bir versiyona mı yükleniyoruz?
O zaman ne yapacağız peki?
- AI’a entegre olmalı, ama teslim olmamalı.
- Otomasyonu kullanmalı, ama özgünlüğü kaybetmemeli.
- AI’dan destek almalı, ama yaratıcılığın iplerini bırakmamalı.
Çünkü AI bir araç, ama biz yönünü belirleyen elleriz. Ve bence asıl mesele şu ki;
Yapay zekâyı herkes kullanacak.Ama onunla kendi sesini kaybetmeden üretmeye devam edenler, fark yaratacak.
Bir sonraki yazıya kadar,
Serap.