Normalde her yazımın belirli bir konusu olur! O konu bir şekilde kendini yaşamımda öne çıkar; bazen acı bir deneyim, bazen de dahil olduğum çalışmaların ortaya çıkardığı bir tema olarak.
Ona kulak kesilirim çoğu zaman, içime girmesine ve orada derinleşmesine izin veririm.
O derinleşme hali bende farkındalıklar yaratır, ortaya güzel şeyler çıkar. Sonrasında ise kelimelere dökülür o hal ve sizlere ulaşır.
Ama bu yazı diğerleri gibi değil!
Çok hayal ettiğim ,arzuladığım şeyleri yaşarken ama aynı zamanda yeninin, bilinmeyenin korkusu, endişesi, karanlığı ile boğuşuyorum.
Bir yanım sevinç çığlıkları atarken, bir yanım ise endişe sarmalına dolanıyor.
Ameliyathanelerde defalarca yaşadığım panik atak benzeri (doktor tanımlı değil) bir duyguyu orada bıraktığımı sanıyordum. Ama bir sabah, duşta beni yakaladı.
Sonra bir kaç gün sonra uykumdan nefes nefese fırladım!
Bunlar benim hayatta bir kaç kez yaşadığım durumlardır, oldu bitti diyemeyeceğim!
Konu dişiliğim, cinselliğim ve yaratıcılığımdı..
Bir kadın bedeninde var olduğum hayatımın direksiyonuna tek başıma geçmem!
Tüm tabu, mit, koşullanmaları ,inançları geride bırakarak.
Evet buradaydım hayatta, bu çok net!
Burada olmayı ben diledim! Bundan şikayetçi değilim asla!
Aynı zamanda gelecek ise karanlıktı, belirsizdi. Yeni bir hal mevcuttu, deneyimsizlik vardı!
İşte bu noktada korku kendini gösteriyordu.
Ne yaptım peki? Bu durumla biraz başa çıkabildim; korkuyu kabul ettim, ona kulak verdim. Bende kendisine bir kaç kelam ettim. Anlaşmaya vardık -en azından bu konuda- .Şimdilik iyi gidiyoruz : )
Sanatçının Yolu
Sanatçının Yolu’ndan sanırım hiç bahsetmedim. Aslında başlı başına bir yazı konusu. Bu yüzden ayrıntıya girmeyecek, teknik bilgi vermeyeceğim; bunu sonraya bırakıyorum.
Konuyla ilgili kısmına değinecek olursam; yaratıcılığımı besleyen, özümle/ruhumla/saf gücümle bağlantı kurmamı sağlayan; beni özgürleştiren, güçlendiren, cesaretlendiren bir alan.
Asla yalnız hissetmediğim, yalnız olmadığım için de güvenle ilerleyebildiğim bir alan!
Bu alanda ise 30 kadın birlikteydik; yargısız, koşulsuz bir yerden birbirimize arkadaşlık yaptık alandaki varlığımızda, bazen de yakın temasa geçtik, orada derinlerdeki duygumuzu paylaşabildik.
Çünkü yargı yoktu, yargısız bir yerden duyulmak isteyen sanatçı parçalarımız ve bunu sağlayan güvenli bir alan vardı.
Kulağa çok cazip geliyor değil mi? Kesinlikle öyle, iyi ki! dediklerim arasında..
Dün gece ise 12 haftalık yolculuğumuz bitti : (
Ağlamak isteyen bir yanım var ama henüz hazır değilim, hak ettiği vedayı yapabilmeyi umuyorum!
Bu ne demekti benim için?
Büyümek!
Büyümekti! Güvenli yuvasında büyüyen bir çocuğun, artık yeni bir dünyaya -okula- adım atmasıydı. Ebeveynlerinin yerini öğretmeni ve yabancı yüzlerin almasıydı. Başka bir bina, başka bir sistem, başka kurallarla karşılaşmasıydı. Aynı zamanda yeni arkadaşlar edinmesi, yeni beceriler kazanmasıydı.
Büyümek!
Üniversite için yuvasını, şehrini, ülkesini terk eden bir gencin yepyeni yaşamıyla burun buruna gelmesiydi! Aynı zamanda hayallerine doğru süzülmesiydi.
Büyümek!
Dokuz ay karnında taşıdığın canlının bir anda kollarında olması demekti, onu üstlenmek demekti! Aynı zamanda mucizelere tanıklık etmesiydi.
Bilinmezlik!
Bilinmezlik: Simgesel bir ölüm, bir bitiş… ve aynı zamanda yeni bir başlangıç!
“Bu bitiş benim için de tam olarak böyle bir yerde duruyor.”
“Tıpkı bir çocuğun, gelişimi için güvenli yuvasından çıkıp okula başlaması gibi…
Tıpkı üniversiteye gitmek için evini, şehrini, hatta ülkesini terk eden bir gencin yeni hayatına adım atması gibi…
Tıpkı bir annenin, dokuz ay boyunca karnında taşıdığı bebeğini kollarına aldığında yaşadığı o mucizevi an gibi…”
“Büyüdüm! Ve şimdi yeni fırsatlar, beceriler ve sorumluluklarla yola devam etme zamanı!
İçim çok buruk, o alandaki bağı kelimelerle tarif edemem. Oradaki güveni ve desteği..
Bütüne eden temas eden bir tarafım, güçlenen özgürleşen diğer tarafım.
Çünkü ben bir ve bütündüm. Biricikliğimin içinde bütün ile temas kurandım.
Bir yanım aciz insan parçası, bir yanım ise Tanrısallığı taşıyan özümdü!
Bir yanım sınırlı olan beden, bir yanım ise sınırsızlıktan gelen ruhtu!
İnsani yanım üzgün; kederli, korku ve endişeyle dolu. Ruhum ise mutlu, heyecanlı, kıpır kıpır!
Yazmak iyi hissettirdi! Biraz dinlenmeye ihtiyacım var sanırım!
Kendine hoşça bak!
Nurcan
