Erdemler, bizim iyi bir insan olma yolunda edindiğimiz değerlerdir; şefkat, anlayış, iyilik, samimiyet, sevgi, hoşgörü, azim, kabul, dinlemek gibi…
Hayatta yaşadığımız her olayda erdemlere temas ederiz. Bazen birinin yaptığı kötülükte kendi iyi olma erdemimizi büyütürüz; bu davranış kötü, bundan kaçınmalıyım deriz. Ya da birine istemsizce nahoş bir davranışta bulunuruz, sonrasında pişman olup orada olması gereken doğru davranışı içselleştiririz.
Bu, olgunlaşma halidir; kâmil insan olma hali… Hayat yolu ise bana göre “Erdemlerle Bezenme” sanatıdır.
Lakin burada bazı erdemler bizi tuzağa düşürebiliyor. Sanatçının Yolu kitabında Julia Cameron buna “Erdem Tuzağı” diyor. Bu erdemler bizi bir yerlerde yüceltirken, diğer taraftan alıkoyar.
İyi bir anne olma erdemi, kendi bireyselliğimizi unutturur; iyi bir çalışan olma hali, aile hayatımızı geriye atar. İyi bir sanatçı olma hali, yaratmaktan ve adım atmaktan alıkoyar. Merhametimizle çocuğumuzun sorumluluk alamaması, fazla canlı cıvıl cıvıl yanımızla ikili ilişkilerin dinamiğini tek taraflı üstlenmek gibi…
İyi olma, bir yerin hakkını verme hali güzeldir ama buradaki denge gözetilmediğinde başka bir tarafta dengesizliğe sebep olur. Ego sağlıklı bir şeydir ama çizginin altı ve üstü sağlıksızlaştırır; buradaki durum da çizginin üstünde olma hali.
Üçüncü defa Sanatçının Yolu grubuna katılıyorum ve ancak şimdi aydım a dostlar! Vakti şimdiymiş demek ki diyorum. 🙂 Kendi erdem tuzağımla yüzleşiyorum ve bunu sizinle de paylaşıyorum.
Benim erdem tuzağım, oldukça iyi olma hali… Annelikte oldukça iyi olma, araba kullanırken oldukça iyi olma, öğrendiklerimi uygulamada oldukça iyi olma, hayatı yaşamada, meselelerin üstesinden gelmede oldukça iyi olma, yaratıcılığımda oldukça iyi olma, ilişkide oldukça ideal bir partner olma hali; yani üstlendiğim her şeyde oldukça iyi olma hali…
Buradan bakınca çok masum görünüyor; “Ne güzel işin hakkını veriyorsun,” diyordum kendime şu güne kadar. Bu yaşıma kadar benimle bu yüzden gelmiş zaten kaçak. 🙂 Ama fark ettiğim şey, tad alamama, yarış hali, kanıtlama çabası, iyi değilsem komple reddetme, iyi olacağıma inanmıyorsam hiç girişmeme, iyi olamadığımda başarısızlık, haddimden fazla sorumluluk, eksiklik duyguları… gibi ağır duygular ve burada kendime yaptığım haksızlık.
Yabancı dil ile ilişkim bu yüzden hep bozuk mesela. Tam olarak o dile hâkim değilsem olanı da yok sayıyorum. (Ve ben şu an yabancı bir ülkede yaşıyorum, düşünün içsel kavgamı. :)) Ben bu dili bilmiyorum, bak anlayamadığım bir sürü şey var diyerek olanı da reddediyorum ki bu, dil öğrenmenin doğasına aykırı. Yüzmede profesyonel değilim mesela, olmayı arzulayan bir yanım var ama bir şekilde yüzebiliyorum. Ama oldukça iyi olamadığım için bu halimi yok sayıyorum, “Sen yüzme bilmiyorsun,” diye kendimi başarısız ve eksik sayıyorum. Ödevlerimi tam yapamadıysam eğer, yaptıklarım da direkt gözümde kayboluyor; “Yapamadın işte, yapmadın,” derken buluyorum kendimi. İlişkilerimde ben gayet iyi olayım diyerek ilişki dinamiğini tek başıma üstleniyorum; sonra da yorgun hissediyorum ve ben bırakınca kopacak tedirginliği de cabası. En çok da yaratım yapmamı ve kendimi gerçekleştirmemi baltalıyor bu hal; oldukça iyi olmayı bekleyen bir hal beni adım atmaktan men ediyor, cesaretimi yok ediyor. Bunun gibi sayabileceğim bir sürü örnek…
Burada kaçırdığım şeyler ise insan olmak, deneyimlemek, tad almak, çaba göstermek, denemek, yolda olmak; sonuçtan bağımsız, yeniye açık olmak, macera, şefkatte ve kabulde olmak, yeteneklerimle ve yetemediklerimle var olmak, olduğum halimle bir birey olmak, onaylamak, teslimiyet ve güven, başarı, cesaret…
Aslında bu erdem tuzağı beni olduğum halin en iyi hal olduğundan uzaklaştırıyor. Ölçülere, kıyaslamalara, mükemmel sanılana tabii tutuyor. Çok acımasızca, biliyorum. 🙁
Ama şimdi diyorum ki: “Olduğum hal en iyi hal zaten!” ve “Buradaki tek ölçü benim!”
“Hayat ise deneme ile deneyim kazanma, tüm bunlar olurken de tad alma yeri.”
Kendine hoşça bak!
Nurcan
Kaynaklar:
Kitap:Julia Cameron/Sanatçının Yolu
Görsel:Pinterest
💚 Bunu yaşayan bir sürü ruhun dile gelmiş hali. 🙏
🤍
Sanatçının Yolunda erdem tuzağında takılıp kalmıştım oturtamadım bir yere anlayamadım, şu an daha bir anlam buldu🙏🏻.Başkaları için hep iyi olma halindeyken kendime iyi olmayı atlamışım🥲
Anlam bulan ve ışıldayan yanlarımıza minnetle..
Nasılda benzer taraflardan yaralanmış ve kendimizi tamir etmeye çalışır durumdayız. Kalemine sağlık tatlım
Teşekkür ederim İlknur,birbirimize temas eden hallerimize🙏