Dark Mode Light Mode
Bu Takvime Bakmadan Şubat Ayınızı Planlamayın
Kendimi pazarlamıyorum, kendimi ifade ediyorum!
FRIDA

Kendimi pazarlamıyorum, kendimi ifade ediyorum!

İş dünyasında sıkça duyduğumuz ‘pazarlama’ kavramı, bir ürün ya da hizmetle ilişkilendirilir. Ancak bu kavramı bir bireyin kendini ifade etmesiyle bağdaştırmak çoğu zaman bana itici geliyor. Kendimi pazarlamak değil, yeteneklerimle ve potansiyelimle tanımlamak istiyorum.

Bu farkındalık, yıllar sonra mesleğime geri dönmek için iş başvuruları ve CV hazırlıkları yaparken belirginleşti. 

Pazarlama deyince aklımda bir ürün canlanıyor. Ama ben bir ürün değilim; bir satış yapmıyorum ya da bir algı yaratmaya çalışmıyorum. Kendimi “pazarlamak” düşüncesi bana tamamen ters geliyor. Çünkü ben bir insanım ve kendimi ifade ederken dürüst ve gerçekçi kalmayı seçiyorum…

(Çekincemi ifade ettiğimde, bu alanda yetkili birinin verdiği örnek aklıma kazındı. Milka çikolatasını ele aldı: Kimse içindeki yağ oranından ya da kalorisinden bahsetmiyor; sadece tadı ve verdiği hazza vurgu yapılıyor. Bu bir ‘marketing’, dedi.)

“Bir insan olarak yeteneklerimi ve becerilerimi tanımlıyorum. Sahip olduğum bu yeteneklerin, işverenin ve üreten bir kurumun ihtiyaçlarını karşılayacağına ve beklentilerini karşılamakla kalmayıp onlara değer katacağıma inanıyorum. (Hem ben bir çikolata değilim, zarar veren bir yanım da yok! :))”

Buradaki yanlış tanımlamaları düzeltmek kendimi iyi hissettiriyor,kendimi değerli ve dürüst bir yerde tutmamı sağlıyor.

Dürüstlük diyorum çünkü burada hassas bir yanım var. Dürüst olucam derken kendimi negatifte tuttuğumu farkettim.İki çocuklu bir anne olarak bakım verdiğim zamanlarda çalışmamış olmanın ve üzerine de göç etmenin,yeni bir dille tanışmanın yarattığı eksiklikte takılıp kalmışım.Sanki ben sadece bunlarmışım gibi :((

Çoğu zaman “sen bir insansın ve kusurlusun!” derken bulurum kendimi;bu ses mükemmel olmam için için beni yetersiz,eksik hissettiren sabotajcı sesi şefkatle susturan bir sestir,izin veririm o sese ve devam eder o ses, “sadece Tanrı kusursuzdur!Sen tanrı değilsin ki,kusurlu olmandan daha doğal ne var ki!”

Toplumdan gelen bir özellik mi yoksa büyüdüğüm aile ortamından mı kaynaklanıyor,bilmiyorum ama ‘mütevazı’ bir şekilde büyütüldüm. Belki de bu, başarılarımın takdir edilmemesiyle bağlantılıydı. Kusurlarım,düzeltme amacıyla hep vurgulanırken başarılarım ‘zaten olması gerekenler’ olarak görülüyordu. Ancak mütevazılığın dengesi şaşınca, yerini eksik hissetme duygusuna bırakabiliyor.

Böyle bir yerden bakınca bir iş görüşmesinde dik ve emin bir duruş ile benim yeteneklerim bunlar ve size katkı sağlayacağıma inanıyorum demek zorlayıcı olabiliyor.

13 yıl iş hayatından uzak olmak bir eksiklik,bunu kabul ediyorum ardından bunu nötrleyecek güzel özelliklerimi sıralıyorum hemen:iş ahlakı,disiplinli olmak,dürüstlük,etik değerlere önem vermek,olgunluk,duyarlılık..gibi karakterize edilecek bir sürü özelliğim.

Bu kısım nötrlendi,gelelim asıl konuya..

Kendimi, yeteneklerim ve potansiyelimle en iyi şekilde ifade etmek; aynı zamanda tüm bunların karşı tarafa da fayda sağlayacağına inandığımı hissettirmek istiyorum. Bu noktada, işi başarılı bir şekilde yapabileceğime olan inancımı destekleyen güçlü ve tam da bu işe uygun özelliklerime değinmem gerekiyor.

Kendi mesleğim açısından biçilmiş kaftan olduğuma inanıyorum. Yeteneklerim, bu işin gerekliliklerini karşılayacak özellikler taşıyor. Bu düşünceyle odağımı koruyorum: ‘Senin beceri ve yeteneklerin, bu işin incelikleri için gerekli. Gücünü bu alanda ortaya koy!’ Bu yaklaşım, kendime duyduğum güveni güçlendiriyor ve karşı tarafa da bu güveni hissettirmemi sağlıyor.

Her birimizin güçlü yanları olduğuna ve bunları keşfettiğimizde daha tatmin edici bir hayat yaşadığımıza inanıyorum. Güçlü yönlerimizi geliştirerek yaratıcılığımızı artırıyor ve bulunduğumuz işe katkı sağlıyoruz. İşte bu yüzden hepimiz biricik ve özeliz. Kendimizi bu potansiyel içinde konumlandırmak, hem kendimize hem çevremize değer katıyor!

İşte bu yüzden her birimiz çok biriciğiz.Sadece bunu keşfetmeye ve görmeye ihtiyacımız var.Buradaki yetenekler çok büyük potansiyeli taşıyor.Kendi içinde doğurgan bir döngü yani..İlk etapta bize bakan kısmı “bilinçli bir yönelim” gerisi ise tanıklık etme hali.

Kendi motivemi sağlamış bulunuyorum,o zaman bana bol başarılar beni bekleyen görüşmede :))

Kendine hoşça bak!

Nurcan

Not:Bana yazmaktan sakın çekinme,duymak ve dinlemek beni de büyüten bir şey,bunu isteyen bir yerdeyim!

Kaynaklar:

Resim:Pinterest

Yazıyı Paylaş
Yorumları Görüntüle (2) Yorumları Görüntüle (2)
  1. Başkasının yaptığı, başardığı bir şeyi görüp ya biz kendimizi pazarlamayı bilmiyoruz diye o kadar çok konuşulmuştur ki ve bu cümle beni oldum olası rahatsız etmiştir. Senin kaleminde en güzel ifade ile hayat bulmuş. O kadar uzun süre iş hayatına ara vermiş biri daha olarak her ilana baktığımda yetersiz hissetmem ve vazgeçmem de cabası iken güçlü yanlarımıza değinmen ne iyi geldi. Hangi pencereden bakacağımı gösterdin. Sen hep yaz hep paylaş.

    1. Canım Pelin,
      duyulmak,anlaşılmak,aynı yanlışlardan rahatsızlık duyup,aynı değerlere sarılmak ne kadar kıymetli.Birbirimize temas eden yanlarımız her daim çiçek açsın dilerim!güzel sözlerin için çok teşekkür ediyorum!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Blog

Bu Takvime Bakmadan Şubat Ayınızı Planlamayın

Sonraki Blog

FRIDA