Dark Mode Light Mode
Yazılara Yazılara

Yazılara

Yazılara

Bugün ne yazacağımı inan ben de bilmiyorum, şu an zihnim bomboş ve yazmak istediğim konu hakkında hiçbir fikrim yok. Sadece yazma isteğiyle ve bunu plansız/programsız yapabilme yolculuğuna çıkma yönündeki arzumla bilgisayar başındayım. Tabii ki 2 gün sonra gireceğim sınava çalışmak yerine alternatif aktiviteler üretmek konusunun, şu an bu yazıyla hiçbir ilgisi yok.

Ben hep kafamda belirli bir kurguyla yazıya başlarım. Kısa, öz, net ifadelerle derdimi anlatırım ancak ben biraz yazımı çeşitlendirmek istiyorum. Hep karabiber olmaz yani, biraz da sivri biber, kekik, kimyon filan lazım.

Son birkaç yıldır kendimi zihnimin kapalı kapıları ardına gizlemeyi o kadar iyi başarıyorum ki, artık neredeyse konuşmuyorum. Konuştuğum, kendimi açtığım kişi sayısı çok az. Çok sevdiğim arkadaşlarım var, oturup saatlerce konuşabiliyoruz fakat birçoğunun beni, yani gerçek beni tanımadıklarını biliyorum. Çünkü ben o kişiyi saklıyorum. İşin doğrusu hangi amaçla ve kimden sakladığımı da pek bilmiyorum. Belki bunun bir nedeni hayal kırıklığı yaşamaktan kaçınmak. Tabii kaçındıkça kendimi daha çok kapatıyorum ve bu kısır döngü böylece sürüp gidiyor. Belki de bu yazının amacı, o kilitli kapıların anahtarlarını bulmak veya o anahtarı baştan yapmaktır.

İçimdeki bazı düşünceler ve inançlar birbirleriyle çok çetin savaşlar halinde. Maddi dünyada bir harici görüntüsüyle yaşamaya devam etme durumum ve uyandığım kadarını aktarma isteğim. Günümüzde insanlar elma ile armudu ayırt edemedikleri için bunun bana zarar verip veremeyeceğinden emin olamıyorum. Mesela bugün kendi adımla yazdığım bu yazı, ileride kurumsal veya profesyonel kimliğime nasıl etki eder, bunu düşünmeden yazamıyorum. Ben hem kendi inançlarımla hem de kurumsal varlığımla bir bütün olsam da kompartmentalizasyon yapmak durumunda hissediyorum. Sanırım bu halin nedeni diğer insanların üzerindeki imajımı kontrol altına almak. Ben insanların düşüncelerini birer paket programa benzetiyorum. Herhangi bir şeyi severken aynı anda o şeyi eleştirme yetisi veya tam tersi olarak eleştirdiğin bir şeyde iyi ve olumlu parçalar bulabilmek bizde çoğunlukla yok.  Bir şey ya iyidir ya kötüdür. Biraz borderline bir düşünce yapısı. Niyet okuma kısmına girmek dahi istemiyorum.

Amacım burada kompartmentalizasyon yapmama neden olan insanların kendilerini veya düşünce sistemlerini eleştirmek, onları aşağılayarak kendi “ulvi eleştirel” düşünce yapımı yüceltmek değil. Amacım bu kapıları açmak. “Size ne ulan!” diyerek kendi legolarımı bir modele dönüştürebilmek. Düşününce bunu zamanında en yakınlarım olarak gördüğüm insanlara karşı yapabilmişken, hiç tanımadığım insanlara yapamıyor olmak da onlara nasıl bir güç atfettiğimle alakalı. Belki ileride profesyonel kimliğimle uyuşmayacak şeyler yazacak olmamın getirdiği disonans. Henüz karar verebilmiş değilim. Belki de hepsidir.

Evet, yazılarımın amacını buldum. Buraya kadar okuduğun için ve yazma amacımı anlamada yaşadığım ikileme tanıklık ettiğin için teşekkür ederim. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

Yazıyı Paylaş
Yorum Ekle Yorum Ekle

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki Blog
Bir Yetişkine Dönüşmek

Bir Yetişkine Dönüşmek

Sonraki Blog
K-means Kümeleme Nasıl Yapılır?

K-means Kümeleme Nasıl Yapılır?