Geçen gün renkli baskılı ay savaşçısı temalı stickerlara bakınırken bir an “artık bir yetişkin olduğumu” düşündüm. Çünkü “normalde” yetişkinler çocuk ürünleri almazlar. Fakat sonra aklıma bir dizi soru geldi, peki yetişkin ürünü nedir ve bir ürünün yetişkin ürünü olduğunu nasıl anlarım? Bir yetişkin yetişir mi, yoksa oluşur mu?
Kafamda açık olan bir şey var, yetişkinliğe ait ürünler (+18 olanları kastetmiyorum) ve çocuklara ait ürünleri gördüğümde tanımlayabiliyorum ve sınıflandırabiliyorum. Bu kadar açık bir şekilde ayırabilmeme rağmen de bunu bana kimsenin öğretmediğinin farkındayım. Bu kendi kendime öğrendiğim bir şey. Peki nasıl oluyor da ben yetişkin bir bireyken (an itibariyle 31 yaşındayım), çocuk ürünlerine ilgi duyuyor ve onları satın almak istiyorum?
Yetişkinliğe adım adım giderken, vücudumun değişimiyle birlikte başka değişimler vardı elbette. Mesela ergenliğimde kullandığım çantaları artık kullanmak istemiyordum, bazı ayakkabılarımı ve kıyafetlerimi giymek istemiyordum, saçımı artık o biçimde kestirmek ve şekil vermek istemiyordum. Ayrıca perçemler gerçekten çok 2010’lar. Bütün bunlar içsel bir değişimin dışa vurumu olarak mı gelişti, zaman içinde tarzım mı değişti yoksa bir yetişkin olma isteğimle birlikte yetişkin tiyatrosu oynama arzum üst düzeylere mi ulaştı açıkçası ben de bilmiyorum. Aslına bakarsan bence sen de bilmiyorsun sevgili okuyucu.
Tam anlamıyla yetişkin olmadan, yetişkinliğin neye benzediğini anlayabilmek pek mümkün değil. Yetişkinliği temsil eden birtakım eşyalara sahip olmak ve onları yadırganmadan deneyimleyebilmek bir yetişkinlik işareti olarak görülebilir. Ancak yetişkinliği temsil eden her şey benim için bir performanstan, rolden ibaret ve birçoğumuz kendi payımıza düşeni hakkıyla oynuyoruz.
Yetişkinlik sözlü ya da sözsüz birkaç sosyal belirtecin bir arada bulunması mı, yoksa daha derin bir anlamı var mı? Yaşadığımız toplum içinde anlam bulabilmek oldukça zor, çünkü ailemiz bizi yetişkin olmaya hazırlamaz. Yaşımız geldiğinde otomatik olarak yetişkin gibi davranmamızı beklerler ve bu da performans haline gelmeye çok açıktır. Toplumumuz yetişkin taklidi yapan çocuklarla dolu bu yüzden.
Çocukken yetişkinliği ifade etmenin belli yöntemleri olduğunu düşünürdüm. Yetişkin olmak bana çok büyüleyici gelirdi, performatif bir açıdan tabii ki. Yetişkinlerin yapabildiği şeyleri izin almadan yapabilmeyi yetişkinlik gibi görürdüm. İyi de yetişkinlik sırf 18 yaşını doldurduğun için yapabildiğin her şeyi yapmak mıdır? Beyin gelişimimiz 25 yaşında tamamlanıyor, yani doğru ve yanlışı kavramak, daha doğru karar verebilmek, dürtüsel davranışlarımızın azalması 25 ve sonrası. Düşünsene, 18-25 arası yaşadıklarımız felaket getirebilir! Yasal olarak yetişkiniz ama bir yetişkinin sahip olduğu bilişsel yetilere tamamen sahip değiliz.
Yetişkinliğin ne anlama geldiğini çok düşündüm. Performatif her şeyi yaptıktan sonra içten içe hiç de bir “yetişkin gibi hissetmediğimi” fark ettim. Bu performans bana ne mutluluk ne tatmin getirdi. Aksine beni olduğum kişiden uzaklaştırdı. Artık sahneden indiğimi düşünüyorum. Bugün, bir yetişkin olarak, yetişkinliğin anlamı çoktan ilgi alanımın dışında olması gereken türdeki stickerları almamak değil, bu stickerları aldıktan sonra kalan paramla ay sonunu getirebilecek olmak. Sorumluluk alabilmek, doğru veya yanlış verdiğim kararların arkasında durup sonuçlarını üstlenmektir. Sence de böyle olması gerekmez mi?