Uzun zamandır içinde kaybola kaybola ama kendimi bula bula okuduğum bir kitap var. Acılarımla, kayıplarımla, yaşadıklarımla, tutamamış olduğum tüm yaslarımla yüzleşmemi sağlarken bir yandan da şefkatle sarılan bir kitap. Cesurca yaparsın diye itmiyor beni yaşadığım onca yılın üstüne, kendime kızdığım bir iç sese dönüşmüyor, sessizce tüm şefkatiyle yanımda duruyor. Kitabın ismi Yüzmek, Yaşamak ve Olma Arzusu, Nihan Kaya yazarı. Sanırım hayatımı ikiye ayıracak olsam o mihenk taşlarından biri Nihan Hanımın kitapları, satırları olur. Kızım diyor ki, anne sen bu kitabı çok mu seviyorsun, niye evin her yerinden bu kitap çıkıyor, haklı çocuk, kitap bir uzvum gibi dolanıyor çünkü benimle evde ve sokakta.
Kendimi bildim bileli hiçbir yere ait hissedemedim, bir yer bulamadım. Belki de dünyaya kordon boynuma dolandığından boğularak doğduğum içindir, nefes alamıyorum hissi ile başa çıkamadığım günlerin sayısı yaşadığım günlere nazaran daha çok. Duygularımı saklamayı da iyi öğrendim çünkü anlaşılabileceğimi hissetmezdim, bir gün anlaşılırım ümidiyle içimdeki duyguları kelimelere dönüştürüp onları da sakladım. İçimde saklananlar çoğaldı da çoğaldı böylece, temeli duygular ve kelimelerden oluşan bir yapının göklerin hangi katına uzanabileceğini artık siz tahmin edin.
Eşime hep derim; sen ben ve kızımız, izole bir yaşam sürsek, en az 3 mevsimin gelip geçişini izlesek bir tepede, bir dağın başında, bir kuş gibi konsak oraya, yuva yapsak, kimseyi görmesek, konuşmak zorunda kalmasak. Bedensel işlerden yorgun düşsek, yorgun argın ama huzurlu olarak birbirimizin gözlerine baksak, sıcacık kokusu evi saran yemeklerin olduğu bir sofraya otursak üçümüz sonra atıversek kendimizi sıcacık yataklarımıza, bir soba başına. Bulutların gökyüzünden süzülüşünü izlesek, hiç bilmediğimiz kuş türlerini görsek, temiz havayı solusak, kendi sesimizi kendi varlığımızı ve nihayetinde sadece bir insan olduğumuzu hatırlasak.
Günümüz dünyasında yaşamak benim için git gide daha zorlaşmakta, çocukluğumdan beri içinde nefes alamadığım akvaryum artık bir yetişkine dönüştüğümden beni içinden atmak için can atıyor, bende onun içinde kalmaya hevesli değilim ama canım ülkemde başka bir çıkış yolu bulamadım henüz.
İnsan hiç mi değişmez, bir ülkenin kaderi hiç mi değişmez? Bir kız çocuğunun kaderi bu topraklarda hiç mi değişmez? Karamsar değilim ama çok ümitli olmak da bizi en harika sonuçlara götürmüyor, bireysel kurtuluşumuza odaklanarak toplu kurtulabiliriz ancak.
Ama Z kuşağından çok ümitliyim, Alfa Beta hepsinden ümitliyim. Bizler Y kuşağıyız, zinciri kırmak için çok uğraştık bu yüzden sizin o pırıl pırıl gözlerinizden çok ümitliyim, iki deli mavi göz yardı ya bütün karanlığı bir kez, öyle ümitliyim sizden.
Sevgiler,
Ceren.